“özür”

by

özür tartışması ve imza kampanyası, internette de yerini almış durumda. ermeni soykırımı, türkiyenin doğru düzgün konuşmakta aciz kaldığı ve bu acizliğin yapısal türk siyasetinin ve varlığının bir tezahürü olduğu (yani aksi durumda o siyasetin ve varlığın dönüşüme uğrayacağı) ‘hadiseler’den biridir. inkar ve yoksama üzerinden işleyen bir bilinç durumunun toplumsallaşmasıdır olan. gündeme sokulan özrün, bazı paradoksal yanları olduğu bir gerçek, çeşitli şekillerde tartışılıyor. ama o paradokslar, metni üretenlerin ve ‘kendi payına’ imzalayanların karmaşasını değil (bu kabul edilse bile), esas olarak meselenin kendisinin ne hale sokulduğunun, nasıl bir “tabu” haline getirildiğinin işaretidir. türk siyasetinden ve toplumsal bilincinden sözediyorum, ancak bu hadise kürtler içinde ciddi bir “özür” konusu elbette; söz açılmışken değinmek icab eder kanımca. kürtler, bu “büyük felaket”teki rollerini üstlenerek ve bahse açarak, tabu olan meselenin deşilmesinde rol oynayabilirler.

“özür meselesi”ne ve ermeni kıyımına dair dikkatimi çeken çeşitli yazıları buraya ekliyorum, bulduklarımı koyarım yine zamanla:

* zeynep, “bir başka özür
* ümit kıvanç, “öz mü, özür mü?
* nuray mert, “özür değil paylaşma
*elif savaş felsen, “içimdeki yabancı“, “ermenilemeli mi ermenilememeli mi?
* arzu, “özürlerden özür beğen!
* murat belge, “ermeni kıyımı üstüne metin
* baskın oran, “verdiğimiz huzursuzluk için özür dileriz
* emre aköz, “‘özür’ meselesi
* gaykedi, “devletime güvenmiyorum !
* mehmet yılmaz, “ermenilerden özür dilemek aydın pornosu mu?
*tuncay yılmazer, “1915 özür dileyerek değil acıları paylaşarak anılmalı
* hakkı devrim, “ ‘niye özür dileyeyim?’ suali
* perihan mağden, “ermeniler mi? özür mü? dilemek mi?
* gökhan özgün, “özrümüzün bir tercümesi var mı?
* demir küçükaydın, “özür dilemenin sorunları ve her şeye rağmen niçin kampanyaya destek?
* necdet şen, “ermeniden özür dilemek türkü bozar mı?
* layd lazarus, “biri bana anlatsin….
* kali rind, “özür mü?
* eleştirel günlük, “soykırımın 8 evresi
* jazetta, “rüzo, fasrac, arog“, “madem ki ermenisin….
* seviyesiz siyaset, “özür, porno, sansasyon
* erdal güven, “özrü kabahatinden ‘büyük’
* faruk ahmet, “özür
* samim akgönül, “fransa’da tarih, toplumsal hafıza ve yasama
* etyen mahcupyan, “biz tarihimizle barışığız
* halil berktay, “vecdi gönül, teşkilat-ı mahsusa, diyarbakır cezaevi
* ertuğrul kürkçü, “dil, ağrıyan dişi kurcalar
* özürdiliyorum.com, konu hakkinda yazilmis makalelerin kapsamli bir listesi yapiliyor

20 Yanıt to ““özür””

  1. gaykedi Says:

    insanlar daha düne kadar kürt olmadığını, kürtlerin türk olduğunu iddia eden resmi tarihe ve malum çevrelere bu konuda nasıl itimat ediyorlar anlamış değilim…

  2. yurttansesler Says:

    Uzun bir süre “olayı tarihçiler çözsün” çevresinde oyalanıldı…

    Tarihçiler uzaydan mı geldiler?..

    Bugün atılmak istenen veya atılan bir adımı köklendirmek ister tarih(çi)…

    Bugünün bireyidir o da çünkü…

    Bugünü algılayışını tarihselleştirir o da biz gibi…

    Eee?..

    Şimdi herkesin tarihsel algısını yeniden çözümleyebiliriz…

    Ve bu çözüm, kendi başına tarihsel bir değer taşır/tarihe yazılır…

    Globalizm, Neo Liberalizm, Nasyonalizm, Nasyonal Sosyalizm, Sosyalizm, ‘Demokratizm’, Anarşizm…

    Hepsi farklı anlar ve de yazar tarihi….

  3. el idiota Says:

    Bir insan tanıyorum. Tüm hayatında

    – hemen hiç bir ciddi konuda özür dilememiş,
    – hiç bir konuya dair ‘ben bu konudan hiç anlamam, yeterli bilgim yoktur’ dememiş,
    – şu şu önemli anlarda böyle ciddi hatalar yapmışım aslında diyememiş.

    Geçelim.

    Erdoğan’ı da dinledim. Özür kampanyasının, hani o hiç ciddiye alınmaması gereken entellerin kampanyansının bu derecede yankı uyandırması, başbakanın bile bir yanıt verme ihtiyacı hissetmesinin altında yatan bir anlam muhakkak var.

    Ama aklıma gelip de daha dikkate değer olduğunu sandığım şuydu. Türkiye’de halkı sevmek, biraz da Tayyip Erdoğan’ı sevmek demek. Başbakan hakikaten de bir çok konuda halkımızın büyük çoğunluğunun hissiyatının kristalleşmiş bir hali olarak huzurumuza çıkıyor. Taksiciyle, doktorla, üniversitedeki asistan arkadaşlarla, babamla, terziyle benzer hissiyat (ve zihniyet) dünyasından geliyor çoğumuz.

  4. Elestirel Gunluk Says:

    Ben su ozurun asil gerekcesini pek anlamadim hala: hangi suctan ozur dileniyor? “Büyük Felaket”ten mi? Yoksa bu “Büyük Felaket”ten bugune kadar surdurulen inkar’dan mi?

    Ben buyuk bir felaket oldugunu hatirlamiyorum valla. Firtina mi, kasirga mi, deprem mi olmus 1915’de?

    Yukardaki linklerde en kayda deger seyleri Demir amca demis ama, kimsenin soylemedigi (ya da benim gozumden kacan) birsey var. O da su “ben ne diye ozur dileyecekmisim” diyenlerin tartistigi dislastirma mantigi: “ben yapmadim ki neden ozur dileyecekmisim” diye dillendirilen mantil…

    Ne kadar kolaymis oyle kendini devletinden soyutlamak? Demirel’i bu toplum buyutmedi mi sahi. Demirel’in ne isi mi var burda simdi? Ne zaman birileri dislastirma mantigini yasam ilkesi yapinca ben hep Demirel’i hatirlarim da ondan. Petrol vardi da biz mi ictik diyen Demirel’i… Kucuk Demireller diyor ki, biz mi oldurduk ki ozur dileyelim. Yok efendim belki sen dogrudan katilmadin katliama ama o katliamin yalanina katildin. Sessizligine katildin. Inkarina…

    Bir de ne kadar traji=komik bir toplum olup cikdigimizi gostermesi acisindan da onemli bu ozur meselesi. Birileri ozur dileme kampanyasi baslatti, hemen ardinfan “ozur dilemiyorum” kampanyasi geldi, sonra da “benden ozur dilenmesini bekliyorum”kampanyasi, yarin hangi kampanya baslayacak bakalim?

  5. kacakkova Says:

    öncelikle anladigim seyi söyleyeyim……“özür“ün hedefi, hem „büyük felaket“in kendisi, hem de üzerinde süregelen „inkar“dir……zaten bu konuya dair bu yönde girisilen herhangi bir hamlenin, bugün ikisini birbirinden kopararak gündeme gelmesi olanakli degil……politik bir hamle olarak özrün icerdigi paradokslarin bu nedenle kendisinden hareketle degerlendirilmesinde bir yanlislik var……demir kücükaydin’in yazisi da bana bu sebeple yanlis geliyor…..“Demokratlar“in celiskiye düsürüldügünden sözediyor kücükaydin, oysa tamda politik alanda zaten böyle celiskilerin icinden gecilerek hareket edildigi bir gercek degil mi……diyelim ki denildigi gibi „demokratlari“ memnun edecek „dogru“ bir metin yazildi, kücük aydin’in dedigi gibi „özür“den degilde herkesin kendi öznesini belirledigi bir „mahkum etme“den söz edildi…..bu demokratlarin kendilerini iyi hissetmelerini, celiskisiz hissetmelerini getirecektir kesinlikle, ama acik ki, bu „dogru tutum“, belkide fazlasiyla dogru oldugundan, özürün yarattigi etkiyi ve dolayisiyla sözkonsu hadisenin acilisini getiremeyecektir beraberinde……cünkü, devreye sokulan özür, „papa’nin isledigi cinayetler yüzünden bir protestan’in özür dilemesi“ degil, hatta diyebilirim ki ne alakasi var…..kücükaydin „dogru olmak“ adina bu “yanlis örnegi” israrla asirilastiriyor sadece…..bu „özür“ü eger bir „suclu özne“nin „magdur özne“den özür dilemesi olarak alirsak celiskili bir politik hamleyi düz bir anlama sabitlemis oluruz, ki bu da hamlenin nasil olup da böylesi ceiskilerle dolu kapsamli bir etki yarattigini gözden kacirmak olur……elbette özürün celiskilerinden sözedilmesi gerektir, kücükaydin’in söyledilerinde de bu bakimdan önemli seyler var, ama yine de özürü, „bir öznenin otokritigi“ olarak almak ve bu nedenle de mantiksal olarak itiraz etmeye calismak, yanlisligi dogrulugundan gelen bir israr gibi görünüyor bana…..tayyip erdogan’da bunu diyor zaten, „bir suc islemisler ki özür diliyorlar“ diyor…. …..“ben yapmadim ki niye özür dileyecek misim“ diyenler de ayni mantik zemininden akil yürütüyorlar dikkat edilirse…..bu aklin en rafine örnegini de süleyman demirel vermisti dedigin gibi……süper zeka!….ne oldugu konusulamayan, konusulamamis olan bir konu „büyük felaket“……bu noktada kücükaydin’in itirazindaki bütünsel mantiga katilamiyorum, yazisinda katildigim yanlar var…..verdigim linklerde yer alan mehmet yilmaz’in zihniyetine ise tamamen karsiyim, „(Eğer ırkçı değilseniz) Türklerin veya Ermenilerin 100 yıl önce işledikleri suçların yükünü bugün yaşayanların omzuna yükleyemezsiniz“ deniyor ki, mantigin böylesi insana durdugu yerde takla attirir……kücükaydin’in itirazina itirazimla bitireyim……sözkonusu özür belki demokratlari celiskide birakiyor, ama tam da bu zeminde, onlarin kendi dogrularindan sözetmelerine, dogru bir özne olarak konumlanmalarina ve sözkonusu „büyük felaket“i düsündükleri gibi „mahkum etmelerine“ de imkan yaratiyor…….vicdanlari rahatlatmanin ötesinde hadisenin dikkate deger yani da bu „öznelere“ verdigi imkandir belki…..
    soykirim, katliam, tehcir, büyük felaket…..cevaplanmasi gereken soru/lar ortada duruyor daha: 1915’te ne oldu?

  6. yeraltındannotlar Says:

    Şöyle bir tarih araştırması yapayım istedim ama neme lazım, gazeteler bununla dolu. Hangi gazeteyi açsa(k)m sistemin yedeklemiş olduğu gazeteleri, bununla dolu. Kampanyayı kim örgütlemiş, öncüsü kim Baskın Oran…

    Güven vermiyor öncelikle bu isim bana hele ki ölen isimlerin bile imzaları varken metinde. Yuhluk bir ülke şu Türkiye, yuhluk insanlar topluluğuyla dolu… Gerçekten bize burada yaşadığımız hatırlatıyor: T Ü R K İ Y E’de!

    Elimde Ermenistan’ın ilk Başbakanı Ovannes Kaçaznuni’nin bir yapıtı var aksini söylüyor, sonra Sovyet arşivleri…

    Çok güzel derlemişsin Mutlak Töz. . Cidden çok güzel! Herkes bi’şeyler karalamış o kapkara sayfalarından.

    “Özür dillerim” ama cidden dumura uğruyorum hele ki, Hrank Dink, 15 Nisan 2006 tarihinde Malatyalı İşadamları Derneği’nde yaptığı konuşmayla, en iyi cevabı verdiği bu metinden sonra:

    “Geçmişte İngilizlerin, Fransızların, Rusların, Almanların şu topraklar üzerinde oynadıkları rol neyse, bugün aynen tekrarlanıyor. Geçmişte Ermeni halkı onlara güvendi, kendilerini Osmanlı’nın zulmünden kurtaracak sandı. Ama yanıldılar. Çünkü onlar geldiler, kendi işlerini, kendi hesaplarını yaptılar. Çekilip gittiler ve burada kardeşi kardeşle kan içerisinde bıraktılar. Ve bugün Kürtlerin yaşadığı aynı şey. Amerika geldi, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti oluşturmak üzere. Kürt kardeşlerimiz için orası bir çekim alanı mı oldu, ne oldu, başka bir şey mi oldu? Ümit mi oldu? Bu çok tehlikeli bir gidiş. Amerika bu. Gelir, o kendi hesabını yapar, işine bakar, işi bittiğinde de çeker gider. Ondan sonra da burada, tekrar insanları burada kendi didişmesi içinde bırakır.”

    Not: Bu konuda uzun uzun yazmak isterim, umarımda yazarım. Özet geçtim ama ‘teğet’ geçmediğimi düşünüyorum. Osmanlının şerefini kurtaracak değilim, bu Tayyip’in işi! Osmanlı torunları Ermenilerden önce benden-benim gibi düşünenlerden-öteki bizden “özür dilesin”, gerekirse bunun savunuculuğunu yapanlarda “özür dilemelidirler.”

  7. Madem ki Ermenisin… « jazzetta Says:

    […] Kardeşim bu konuda bir yazı yazmış ve yazısında da epeyce kapsamlı bir link listesi sunmuş. İçlerinde resmi zihniyetin […]

  8. mustafa saim Says:

    Ben bir doğu anadoluluyum.

    Dedelerim bugünkü ermenilerin Gümrüsünden gelmiş. Hani ermenistanın revan vilayeti (bugünkü Erivan)’ın yüzde 80lerinin türk nüfusu olduğu 1910larda. Dedemin babasının doğum yeri revan yazıyor hüviyetinde.

    Oradan ayrılma sebepleri ermenilerin vahşileşmeleri, namus ve hayatlarının payimal olacağı endişesi. Daha sonra gelip yerleştikleri doğu anadoluda yine kadrine uğramışlar ermenilerin. Rusların 1917 sonrası ayrılıp gitmeleri ve ermenileri yadigar bırakmaları ile onların zulmünü görmüşler.
    Bu zulüm “İki komite iki kıtal” adlı kitapta anlatılıyor en objektif haliyle.

    Irkçılıksa meselemiz. Benden safi türk azdır. Bundan gurur duymuyorum. Kafilem dışarıyla evliliği az bir türk sülalesi. Sülalemin kökeni türklerin atalarına bağlı. Belli.

    Ama şimdiye kadar tespit ettiğim 3 ermeni kızı var uzak da olsa akrabalarımın dedelerinin dedeleriyle evlilik yapan ve onların torunları da benim akrabalarım. Bu üç zavallı kadından da sitayişle islama bağlılıkları ve erdemleriyle bahsedilir. Çocuklarını iyi insan ve müslüman olarak yetişitrmiş hepsi. Rahmet ruhlarına.

    Doğu anadoluyu hiç görmemiş, bu yıllara ilişkin hiçbir şey işitmemiş, eğitim hayatı dışında tek sahife okumamış bu yıllara ilişkin kimseleri özür dilemesi de bu harekete küfretmesi önemsiz, değersiz.

    Bu konuyla ilgili okuduğum ve işittiklerimden en objektifi Ahmet Refik Altınay’ın “İki Komite İki Kıtal” adlı kitabıydı. Ermeni mezalimi sonrasında kırılan zulüm gören namusuna ilişilen memleketleri gezen karma komisyonda da görev almış, tehciri de görmiş bu tarihci benim bu konuya bakarken gözlüklerimdir.

    Ahmet Refik tehcire uğrayan annesiyle mahvolan belki gideceği yere ulaşamayan “Zavallı Siranuş”u okurken ağladım. Biraz sonra kendimi bir ermeniye ağlarken yakaladığımda utanmadım. O da insandı, günahsızdı annesi gibi ve iki komitenin ermeni komitelerinin ve teşkilatı mahsusa çetelerinin zulmünde ezilmişti.

    Dedelerimden (Annemin annesinin dedeleri) 3 kardeş ermeniler tarafından yakılmış, biri yolda ölmüş bunlar benim bildiklerim sadece. Ermeniler yüzünden yerlerinden yurtlarından olmuşlar. Belki Gümrü bir vilayetimiz kalacak onlar da oramın eşrafı kalacaklardı. Öz yurtlarında muhacir kaldılar.

    Bir komşumdan (Erzurum oltulu) dedelerinden çok ermenilerce öldürülen olduğunu ve köylerinde bunların sonrasında ermenilerin bir kiliseye doldurulup yakıldığını dinledim. Aynı hikayeyi bododcus.com adlı sitede izlemiş ihtimal verememiştim.

    Özür dilense ne olacak. Kim özür bekliyor. Ermeni vatandaşı mı dedesi öldürülen doğu anadolulu mu. İkisi de değil. Bu işten nemalananlar istiyor bunu. Bırakın Allah aşkına neye yarar bu hareket.

    Ben Siranuşa’da Osmana Ahmede hepsine ağlıyor ve vebali olanlara acıyorum kendi adıma. Tarih için özür dilemeye başlasak bunun sonu gelir mi.

    Halkları kendi haline bırakın. Cehaletin karasındaki aydınlar, bu işten nemalanan ermeni diasporası ve türk kafatascıları, ermenileri ve türkleri dışarı bağımlı fakir ve zavallı görmek isteyen küresel güçler bırakın bu işleri artık

  9. TSD Says:

    Ben bu bakışı anlayamıyorum. Bu vicdan mhasebesi için ne kadar da çok engelimiz varmış. Şu kısa yazıyı akşam yazmıştım:

    Ahlâksız Ahlâkçılık

    Bazı aydınların yayınladığı “Ermenilerden özür dileme” bildirisi tam da bahsettiğim gibi bir savruluşa yolaçtı. Bloglara, haber sitelerine eklenen yorumlardan ‘sıradan insan’da(*) nasıl bir infial oluştuğunu görebiliyoruz: Ermenilerin başına kötü birşeylerin geldiğini inkâr edenlerden, “asıl onlar bize soykırım yaptı” diyenlere, “oh oldu, haketmişlerdi” diyenlerden “onlar da bizden özür dilesinler, karşılıklı acıları paylaşalım, özürleşelim” diyenlere kadar geniş bir yelpaze.

    En çok dikkatimi çeken tepki “karşılıklı acıları paylaşalım, özürleşelim” diyenlerin tepkisi oldu. ‘Üzülmek’, ‘acı paylaşmak’ nasıl olur da bir pazarlık, karşılığı beklenen bir davranış olarak görülebilir anlamak mümkün değil. Ermeni Tehciri sırasında masumların başına bir felaket geldiğini kabul ediyorsan, ilaveten vicdan sahibi bir insansan ve eğer bundan dolayı üzülüyorsan zaten üzülüyorsundur; “sen de yaptıklarından dolayı üzülürsen, benim acımı paylaşırsan ben de o zaman üzülürüm, acını paylaşırım” demek nasıl bir ahlâksızlıktır? Bu ‘eşek eşeği ödünç kaşır’ anlayışı ile vicdan, ahlâk gibi hasletler birarada barınabilir mi?

    1915 öncesi ve sonrasındaki olayların tasnifini Ali Bayramoğlu çok kısaca yapmıştı. Oradaki tasnifte geçen 1. 3. ve 4. aşamalarda Ermenilerin yaptığı katliamlar, mezalimler ve suikastlar Ermeni vicdanının hesaplaşması gereken unsurlardır. Başkalarının masumlara yaptığı zulümler, bizim masumlara yaptığımız/yapacağımız zulmü nasıl temize çıkartabilir?

    Bir müslüman olarak böyle düşünen müslümanlardan, bir insan evladı olarak, böyle düşünen türdeşlerimden utanıyorum.

    Herşeyi inkâr edenler, hatta “haketmişlerdi” diyenler bile böyle karşılıklı acı paylaşımı teklif edenlerden daha fazla saygıyı hakediyor benim nezdimde.

    (*) ‘Sıradan insan’ tanımlamamla genel halk katmanları kadar endoktrine değirmeninden geçmiş, okumuş ama sadece öğrenmesi istenileni öğrenmekle yetinmiş mürekkepli tayfayı da kastediyorum.

  10. kacakkova Says:

    Mustafa Saim, yaklasimina katilmiyorum……

    “özür“ün gündeme getirdigi sorun soykirim tartismasi…..yani „etnik temizlik“…..

    yaklasiminin her iki yönüne de itiraz ediyorum dolayisiyla…yani hem olanbitenin adi bir soykirimdir, hem de „bu isleri“ birakmak olanakli degildir……

    her iki tarafinda birbirini öldürmüs olmasi üzerinden konuyu kapatmaya yönelik üretilen düsünce olsa olsa bu hadisenin kendisini perdelemeye yarar…. o perdeden de yine birileri nemalanir hep oldugu gibi……

    yazdiklarinda gecen iki farkli ifade bicimini kabaca vurgulayacak olursam, durum belirginlesir saniyorum……

    Bir komşumdan (Erzurum oltulu) dedelerinden çok ermenilerce öldürülen olduğunu ve köylerinde bunların sonrasında ermenilerin bir kiliseye doldurulup yakıldığını dinledim“ diyorsun…..

    dedelerinden coklari ermenilerce öldürülmesi“yle, „ermenilerin bir kilisiye doldurulup yakilmasi“ iki farkli „durum“dur…….ikincisinin neden „farkli bir sey“, benim anladigimca bir “kiyim” oldugunu anlamak icin birincisini inkar etmek, görmezden gelmek, önemsizlestirmek gerekmiyor……benim bildigim bunlar üzerinde düsünürken bunu yapan kimse de yok…….ama bunlari birbirine “karistirmak”, özelikle de birbirine “esitlemek” ve o esitlikten bir “aci ortakligi” cikarmak, sonrada o ortak acilarla konuyu kapatmaya calismak, kabul edilemez bir sey…..

  11. yeraltındannotlar Says:

    Ben hepinizden “ÖZÜR” diliyorum.

  12. kacakkova Says:

    bir suc isledin demekki özür diliyorsun 🙂 ….

  13. Kali Rind Says:

    Şimdi sayın kaçakova, zatıma ” delil üzerinden tartışmayalım” dediğiniz halde Mustafa Saim beyin dedelerinden duyduğunun “bir kısmını” sırf işinize yarayan bir argüman diye cımbızlayıp, “Bak birinde, öldürme eylemi var, öbüründe ise Bütün ermenilerin kiliseye kapatılması dolayısıyla katliam” diye yazmanız, objektifliğinize gölge düşürüyor. komitacılar tarafından camiye kapatılıp yakılan Türkler’in dramını dile getirmemi istemiyorsanız, bu tür argümanlardan kaçınınız.

    Bu arada bir zamanlar yüzde 80’i Müslüman ve Türk olan Revanın, Bugün niye ve nasıl tamamıyla Ermeni Olduğunu sorgulamayı unutmanızı anlayabiliyorum…

  14. Kali Rind Says:

    Ha bu arada, İnsanların acılarını istismar eden, herkesten ben de özür diliyorum bir insan olarak, ve üstelik 1989 da sürgün yemiş, ismi değiştirilmiş, dini yasaklanmış, akrabaları Belene’de yatmış bir göçömen çocuğu olarak özür diliyorum. Ve bunu bana söyletmek zorunda kaldığınız için özür diliyorum.

  15. kacakkova Says:

    efenim kali rind, zatiniza “delil üzerinden tartismayalim” demedim, bunu demek cok sacma olurdu…..yaptigin seyin deliller üzerinden tartismak olmadigini söylemeye calistim bir bakima…..delillerin delil degeri yani “nesnel gerceklik” olarak degeri konusunun, tarih yazimciligi icinde tartisilmaya acik bir teorik konu oldugunu düsünüyorum ayni zamanda, ancak senin yazina itirazimda kalkis noktam bu degildi…..sadece senin asil türkler katlima ugradi türündeki argümanlarin da degildi…..öyle olsa argümalarinla tartisir, düsüncelerimi ifade eder ve iddialarina itiraz ederdim….oysa senin baska yazilarinda yapmadigin sekilde bu konuda gösterdigin reaksiyon “delil tokusturmak”tan baska bir tartisma zemini sunmuyor bize…..en azindan benim hissetigim sey bu oldu ve bari sasirdigimi belirteyim dedim….yoksa ayni sekilde itiraz edip, “hayir devlet her zaman yalan söyler, bakin ben de ne deliller var” türünde konusabilirdim……
    mustafa saim konusunda ise “objektiflige” ne bakimdan gölge düsürüyorum acikcasi anlamadim……bence bu konuyla ilgili hem deliller, yani bir takim yazismalar ve belgeler, cesitli dökümanlar üzerinde hem de resmi tarih yazicilarinin ve seninki gibi bagimsiz ama yine o tarih yaziciligi icinden düsünenlerin üretikleri metinler “yapibozumcu” bir okumaya tabi tutulduklarinda, mustafa saim’im yazdiklarindakine benzer “celiskiler”iyle desifre edilebilirler….sorun celiskilerin varligi degil, daha cok burada neye isaret ettikleri…..saim’in dediklerini de bu yaniyla aldim, ayrica bir cümle yazmadim verili cümleyi “baska sekilde” okudum……yoksa o yorumda da dedigim gibi, “türklerin ve müslümanlarin dramini” görmezden geliyor falan degilim ki, bunlarin dile getirilmesinden rahatsiz olayim…..

  16. kacakkova Says:

    Ek:
    bir seyi anlamadim bu arada, Reva bugün nasil ve ne anlamda tamamiyla ermenilerin oldu…….
    bunu, bir zamanlar ermenilerin yasadigi yerlerde neden simdi bir tek ermeni kalmadi türünde bir soruya karsi-soru olarak düsünüyorsun belli ki…..
    sorgulayalim Reva’da neler olup bittini de, bunu yaparken, bir zamanlar buralarda yasayan bir halktan geriye 60 bin insan kalmis olmasini sorgulamaktan neden alikoyalim kendimizi…..
    bu insanlarin en cesurunu bile, ki o da katledildi, “güvercin tedirginligi”yle yasamak zorunda birakan seyin ne oldugunu anlamaktan niye sakinalim……
    ismi degistirilmis, dili yasaklanmis, akrabalarini kaybetmis biri olarak senin aslinda, ayni seyleri yasamis olan, üstelik yasadiklari yerlerden göc ettirilmekle kalmamis, zeynep’in anlattigi hikayede de acikca görüldügü üzere, tarihleri ve tüm gecmisleri bir haylete dönüstürülmüs insanlarin maruz kaldigi bu hadiseyi daha iyi ve baska sekilde anlaman gerekmez mi(ydi)?…..adina soykirim deyip dememenden bahsetmiyorum, o meselenin ayri bir boyutu, hic degilse karsi acilari bu acilarin karsina koymak konusunda baska bir yaklasim göstermen gerekmez miydi……
    neyse…..
    bitirmeden yukariya ekledigim, faruk ahmet’in yazisini herkese önermek isterim……

  17. gitarTELi Says:

    özür dilensin istemiyorum
    özür de dilemiyorum
    Tarihte inanç kavramları altında savaşlar kumpaslar olmuştur.
    Bugün de seyir ediyoruz bunu zaten.
    Şimdi bu şunun gibi bir şey :
    Bundan yüz yıl sonra amerikalılar mı ıraklılar dan özür dileyecek
    yoksa ıraklılar mı ?

  18. Biri bana anlatsın… « Lady Lazarus Says:

    […] Şu blogta özür konusuyla ilgili bazı yazılar seçilip önerilmiş. İlgilenenlere… […]

  19. doğrucu Says:

    ermeni meselesinde ‘özür’ kelimesi özür dileyen entel-dantel tayfanın dahi düşünce ve niyetlerini tam anlatamıyor bence…
    aslında ‘başınıza bir dolu iş geldi ve gerçekten bunlar üzücü şeylerdi’ demeye çalışan arkadaşlar işi ‘özür’ boyutuna indirgediğinden olay sulanıyor tabiki…
    ben şahsen ‘cidden çok üzgün olduğumu’ bildirmek istiyorum.
    ama illa bir özür gerekiyorsa emperyalist-fitneci-provakatör-şerefsiz-materyalist pislik avrupa yöneticilerinin özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum.
    1000 yıl boyunca katliam,din-isim değiştirme gibi faşist müdaheleler olmamış bilmem ne katliamı gibi tarihi olaylar yaşamamış halkları 50 yılda kanlı bıçaklı hale getirebilmiş(bir benzerini ruanda da yaptılar,2 milyon insan birbirini öldürdü) ROMA’nın piç çocuklarının özür dilemeleri gerektiğini düşünüyorum.

  20. Tansel Says:

    [ama illa bir özür gerekiyorsa emperyalist-fitneci-provakatör-şerefsiz-materyalist pislik avrupa yöneticilerinin özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum.]

    Yok ya.. Ne kadar akıllısın sen öyle! Osmanlı sanki emperyalist değildi.. Emperyalistlerle savaşa gir.. Bunu fırsat bil savaş zıç, içerde azınlıkları hadi yallah et! Emperyalistler arası savaşta girip taraf oldun sen de ganimet toplamak için.. E tamam madem emperyalist cart curt tayfası özür dilesin diyosun.. Osmanlı Devleti neydi be bilader??

Yorum bırakın